Her şey 1932 yılında Massachusetts Genel Hastanesi’nde hamile bir hanımın amniyotik sıvı embolisi nedeniyle kaybedilmesiyle başladı.
“O geceki uzun nöbetimde aklıma şu fikir geldi; eğer hastanın kardiyopulmoner fonksiyonları ekstrakorporeal bir dolaşım yöntemi ile kontrol altına alınabilseydi, hastanın kurtulma şansı olabilirdi” diyen Dr. John H. Gibbon 20 yıllık bir araştırma/çalışma sonucu ilk kalp akciğer makinasını geliştirdi. Dr. Gibbon’un geliştirdiği kalp akciğer makinası kullanılarak 6 Mayıs 1953 tarihinde Jefferson College Hastanesi’nde kardiyopulmoner bypass tekniği ile ilk açık kalp cerrahisini gerçekleştirilmiş ve tabii beraberinde perfüzyon mesleği de doğmuş oldu. Günümüzde perfüzyon teknolojileri, artık sadece kardiyovasküler ameliyatlarda değil, ameliyat sonrası ekstrakorporeal dolaşım desteği ihtiyacı olan ileri evre kalp yetmezliği durumunda organ nakline kadar “geçici” ya da “kalıcı” tedavi yöntemi olarak günbegün artan sıklıkta kullanılmaktadır. Hatta perfüzyon, acil servislerden farklı yoğun bakım üniteleri gibi cerrahi dışı bir çok branşta yeni çalışma alanları bulmaktadır.
Başlangıçta usta-çırak yöntemiyle başlayan perfüzyonist eğitimi zamanla yasal düzenlemelerle akademik düzeye taşınmıştır. Türkiye’de de 26 Nisan 2011 tarihinde yayımlanan bir yasa ile perfüzyon eğitiminin “perfüzyon alanında lisans eğitimi veren fakülteler veya diğer lisans eğitimleri üzerine perfüzyon alanında yüksek lisans” düzeyinde olması şartı getirilmiştir.
Günümüz itibarıyla Türkiye’de perfüzyon eğitimi lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde verilmektedir. Perfüzyon eğitiminin akademik düzeye taşınması ve perfüzyon alanında hızla artan bilgi birikimi, perfüzyonistlerin bu birikimlerini bilimsel ortamda paylaşmaları ve akademik ilerlemelerine imkân sağlayacak bir mecraya olan ihtiyacı ortaya çıkartmıştır.
Usta-çırak ilişkisiyle başlayıp akademik platforma ulaşan perfüzyon mesleğine ve perfüzyonistlere, bu bayrağı daha da ileriye taşımalarına imkan sağlamak ve yeni bir ufuk kazandırmak gerekiyor idi. Bağımsız ve tarafsız bir vizyonla, sadece perfüzyon camiasına katkı sağlamak amacı ile yayın hayatına başlamış olan Türk Klinik ve Kardiyovasküler Perfüzyon dergisi umarız ülkemiz perfüzyonistleri ve perfüzyon mesleği için gerçekten faydalı bir başvuru kaynağı olacaktır.
Derginin fikir babaları olan Prof. Dr. Ali Kocailik ve Perfüzyonist Tarık Demir’e çok kıymetli düşünceleri, emekleri ve devam edecek olan katkıları için içtenlikle teşekkür ederim.
Prof. Dr. Ali Can Hatemi