ÖZET
Amaç:
Yapılan çalışmada kalbin kasılmasını, sinir iletilerinin iletilmesini ve ventriküller arası dengeyi sağlayan septum interventriculare’nin vaskülarizyonunun hangi damarlar tarafından sağlandığını belirlemek ve yapılacak çalışmalara bir altyapı olarak katkıda bulunmak amacıyla yapılmıştır.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmamızda 30 adet merinos ırkı koyun kalbi kullanıldı. Laboratuvar ortamında önce sol atriyum cerrahi dikiş yöntemi ile kapatıldı ve daha sonra aorta ascendens’a kanül yerleştirildi. Koroner arterlerin içine diseksiyonu kolaylaştırmak için kırmızı mürekkep ile renklendirilmiş lateks ve takilon [100 mL monomethyl metracrylate, 21 gr powder (toz) poly methylmethacrylate ve 8 gr mürekkep] enjekte edildi. Lateks verilen kalpler %10’luk formaldehit solüsyonu içerisinde takilon verilen kalpler ise 40 °C’de %5’lik KOH çözeltisinde bekletildi.
Bulgular:
Septum interventriculare’nin beslenmesi sağlayan dalın r. interventricularis paraconalis’in ilk dalı r. septalis olduğu görüldü. R. septalis septum interventriculare’nin de ilk dalını vermeden ortalama uzunluğu 4,32 mm iken çapı ise 1,68 mm, r. septalis septum üzerindeki ortalama uzunluğu ise 37,2 mm olduğu ölçüldü. Ortalama olarak da 7,5 dal verdiği saptandı. R. septalis’ten sonra %80 oranında rami septales görüldü. R. interventricularis paraconalis’in üstünden apex’e doğru inerken posterior’dan ortalama olarak 13,17 dal verdiği ve bunların tamamının septum interventriculare’yi kanlandırdığı görüldü. A. coronaria sinistra’nın ramus ventriculi dextri dalının septum interventriculare’nin superior kısmını kanlandırdığı (%96,7) görüldü. Deneysel olarak yapılan çalışmalarda hem sağ koronerin hem de sol koroner arterlerin kesintiye uğrayabileceği ve bu kesinti sonucunda kalbin kas yapısında geri döndürülemez sorunlar ortaya çıkabileceği görülmüştür.
Sonuç:
Septum interventiculare’nin arteriyel beslenmesini yaklaşık olarak 4/5’ini ramus septalis’in geriye kalan 1/5’lik kısmını ise circumflexus sinister’in ramus ventriculi dextri’nin beslediği görüldü. Sağ koroner arterin septum interventriculare’nin beslenmesinde katkısı olmadığı saptandı.
Giriş
Kalbin kasılmasını, sinir iletilerinin iletilmesini ve ventriküller arası dengeyi sağlayan septum interventriculare’nin vaskülarizyonunun hangi damarlar tarafından sağlandığını belirlemek ve yapılacak çalışmalara bir altyapı olarak katkıda bulunmak amacıyla yapılmıştır. Otuz adet Merinos ırkı koyun kalbi kullanıldı. Laboratuvar ortamında önce sol atriyum cerrahi dikiş yöntemi ile kapatıldı ve daha sonra aorta ascendens’a kanül yerleştirildi. Koroner arterlerin içine diseksiyonu kolaylaştırmak için kırmızı mürekkep ile renklendirilmiş lateks ve takilon [100 mL monomethyl metracrylate, 21 gr powder (toz) poly methylmethacrylate ve 8 gr mürekkep] enjekte edildi. Lateks verilen kalpler %10’luk formaldehit solüsyonu içerisinde takilon verilen kalpler ise 40 °C’de %5’lik KOH çözeltisinde bekletildi.
Giriş
Kalbin kasılmasını, sinir iletilerinin iletilmesini ve ventriküller arası dengeyi sağlayan septum interventriculare’nin vaskülarizyonunun hangi damarlar tarafından sağlandığını belirlemek ve yapılacak çalışmalara bir altyapı olarak katkıda bulunmak amacıyla yapılmıştır. Otuz adet Merinos ırkı koyun kalbi kullanıldı. Laboratuvar ortamında önce sol atriyum cerrahi dikiş yöntemi ile kapatıldı ve daha sonra aorta ascendens’a kanül yerleştirildi. Koroner arterlerin içine diseksiyonu kolaylaştırmak için kırmızı mürekkep ile renklendirilmiş lateks ve takilon [100 mL monomethyl metracrylate, 21 gr powder (toz) poly methylmethacrylate ve 8 gr mürekkep] enjekte edildi. Lateks verilen kalpler %10’luk formaldehit solüsyonu içerisinde takilon verilen kalpler ise 40 °C’de %5’lik KOH çözeltisinde bekletildi.
Gereç ve Yöntemler
Çalışmamızda 30 adet ortalama 8 aylık merinos ırkı koyun kalbi kullanıldı. Kalpler distile su ile yıkandı, 1-2 gün +4 °C’de muhafaza edildi. Kalpler laboratuvar ortamında önce sol atriyumları cerrahi dikiş yöntemi ile kapatıldı. Aorta ascendens’a kanül yerleştirildi. Koroner arterlerin içine diseksiyonu kolaylaştırmak için kırmızı mürekkep ile renklendirilmiş lateks enjekte edildi. Ayrıca korozyon kast için aynı damara takilon [100 mL monomethyl metracrylate, 21 gr powder (toz) poly methylmethacrylate ve 8 gr mürekkep] enjekte edildi (1).
Kalpler %10’luk formaldehit solüsyonu içerisinde +4 °C’de bekletildi. Kalplerin diseksiyonlarında koroner arterlerin üzerindeki yağ ve kas tabakası kaldırıldı. Kalbin septum interventriculare’nin görünümü, sağ ventrikülden girerek kas tabakasını kaldırarak septumu besleyen arterleri, anastomozları incelendi. Korozyon kast için materyaller etüvde 40 °C’de %5’lik KOH çözeltisinde yumuşak dokuları uzaklaştırılıncaya kadar bekletildi. Ölçümlerimizde dijital kumpas kullanıldı.
15 Şubat 2014’de 28914 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan hayvan deneyleri etik kurullarının çalışma usul ve esaslarına dair yönetmeliğin, Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu’nun (HADYEK) kuruluşu ve çalışma yöntemi maddesi 8’in k) HADYEK iznine tabi değildir. 2) Ölü hayvan veya dokusu, mezbaha materyalleri, atık fetuslar ile yapılan prosedürler.
İstatistiksel Analiz
İstatistiksel analizler SPSS (IBM SPSS Statistics 24) adlı paket program kullanılarak yapılmıştır. Bulguların yorumlanmasında frekans tabloları ve tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır. Ölçümler metrik olarak yapılarak kaydedilmiştir.
Bulgular
Merinos ırkı koyunlarının kalplerinin koni şeklinde oldukları gözlendi. Merinos ırkı koyunların %90’ının apex cordis’inin sivri, %10’unun ise yuvarlağa yakın olduğu saptandı.
Merinos ırkı koyunların ağırlıkları ortalama olarak 44,46 kg olduğu ölçüldü. Çalışmasını yaptığımız kalplerin ağırlıkları perikard olmadan ortalama olarak 174,86 gr olarak hesaplandı.
Sulcus interventricularis subsinuosus’un kalbin atriyal yüzü ortasında bulunduğu, sulcus coronarius’tan başlayıp, apex cordis’e doğru ilerlediği ve proximal kısmının yağ tabakası ile kaplı olduğu görüldü. Sulcus coronarius’unda yağ tabakası ile kaplı olduğu gözlendi (Şekil 1).
Sulcus interventricularis paraconalis’in kalbin auricular yüzü ortasında bulunan, sulcus coronarius’tan başlayan ve apex cordis’e doğru ilerleyen bir oluk olduğu görüldü. Bu oluğun apex cordis’e ulaşmadan kalbin atriyal yüzüne doğru geçtiği saptandı.
Margo ventricularis sinister’in kısmen, margo ventricularis dexter’in daha konveks olduğu belirlendi. Margo ventricularis sinister ve margo ventricularis dexter üzerinde ölçülen r. interventricularis paraconalis’in sulcus coronarius’tan apex cordis’e kadar olan uzaklığın ortalama olarak 74,46 mm olduğu hesaplandı (Şekil 2).
Merinos ırkı koyunlarında auricula sinistra’nın serbest kenarının auricula dextra’dan daha fazla çentikli olduğu gözlendi. Ventriculus dexter’in duvar kalınlığı ve chordae tendinea’ların kalınlıkları ventriculus sinister’e göre daha zayıf teşekkül ettiği görüldü. İnsanlarda olduğu gibi vv. pulmonales’in dört dal halinde sol atriyuma drene olduğu görüldü. R. circumflexus sinister ile r. interventricularis paraconalis arasında r. angularis ayrıldığı görüldü.
Aorta’nın çapının ortalama olarak 16,59 mm olduğu duvar kalınlığının ise ortalama 2,74 mm olduğu saptandı. Anulus fibrosus ile çevrili olan ostium aorta üzerinde valvula semilunaris septalis, valvula semilunaris sinistra ve valvula semilunaris dextra olmak üzere üç kapakçıklı valva aorta’nın bulunduğu görüldü. Ostium aorta’nın caudalinde valvula semilunalis septalis, solunda valvula semilunaris sinistra, sağında valvula semilunaris dextra’nın bulunduğu görüldü.
Merinos ırkı koyunlarda kalbin arteriyel vaskülarizasyonunun aorta’dan orijin alan a. coronaria dextra ve a. coronaria sinistra tarafından sağlandığı belirlendi. Bu damarlardan a. coronaria sinistra’nın dominant olduğu görüldü. A. coronaria sinistra’nın çapı, a. coronaria dextra’nın çapından daha kalın ve boyunun da daha uzun olduğu görüldü. A. coronaria dextra’nın çalıştığımız kalplerin bir tanesinde iki dal olarak çıktığı görüldü (Şekil 3.5).
A. coronaria sinistra’nın aorta’dan ostium aorta’nın valvula semilunaris sinistra seviyesinde ayrıldığı tespit edildi. Damarın başlangıcından sonra subepicardial yağ dokusu altında tr. pulmonalis ve auricula sinistra arasından ilerlediği görüldü. A. coronaria sinistra’nın ilk dalı verinceye kadar olarak uzunluğu ortalama 6,99 mm olduğu ve çapının ise ortalama 3,77 mm olarak saptandı (Şekil 3.6). A. coronaria sinistra’nın verdiği septal dalların a. coronaria dextra’nın verdiği septal dallardan daha kuvvetli olduğu gözlendi.
Septum interventriculare’nin beslenmesini büyük ölçüde a. coronaria sinistra’dan köken alan sulcus interventricularis’te ilerleyen ve ilk dalı olan r. interventricularis paraconalis’in sağladığı tespit edildi (Şekil 3).
R. interventricularis’in paraconalis aorta ascendens’a doğru yönelen küçük bir dal verdiği görüldü. R. interventricularis paraconalis’in ilk dalının r. septalis olduğu gözlendi. R. septalis septumda ilk dalını vermeden ortalama uzunluğu 4,32 mm iken çapı ise 1,68 mm olduğu ölçüldü. R. septalis’in septum üzerindeki ortalama uzunluğu 37,2 mm olduğu ortalama olarak da 7,5 dal verdiği saptandı. Bu dalların %31 oranında m. papillaris’i kanlandırdığı görüldü (Şekil 4). Görülen dalların en uzun dallar olduğu saptandı.
R. interventricularis paraconalis’ten apex’e doğru ilerlerken damarın ön kısmından ortalama olarak 13,17 dal verdiği ve bunların tamamının septum interventriculare’yi kanlandırdığı görüldü (Şekil 5).
A. coronaria sinistra’nın sulcus coronarius oluğun içindeki devamı r. circumflexus olup, auricula sinistra’nın serbest kenarı altından geçerek margo ventricularis sinister’e ulaştığı görüldü. R. circumflexus sinister seyri esnasında r. interventricularis subsinuosus’un başlangıcı seviyesinde r. ventriculi dextri adını aldığı ve bu dalın septum interventriculare’nin cranial kısmının 1/5’ünü beslediği %96,7 oranında görüldü (Şekil 6).
Tartışma
Kalbin apex cordis’i koyun ve keçide (2) sivri bir koni, kedide (3) ve köpekte (4) yuvarlağa yakın bir koni şeklinde olduğu belirtilmiştir. Kalbin literatürde (2-6) bildirildiği gibi koyunda %10’unun koni şeklinde olduğu ve %90’nında apex cordis’in biraz daha sivri olduğu tespit edilmiştir.
Küçük ruminantlarda kalp ağırlığının (7) 220-240 gr, kıvırcık koyunun da (8) 142 gr, Akkaraman koyununda (9) 160 gr, keçide (10) 107,8 gr olduğu tespit edilmiştir. Merinos ırkı koyunlarında kalbin ağırlığı, Tıpırdamaz’ın (9) belirttiği değere yakın olarak 162 gr ve 178 gr arasında görülmesine rağmen, küçük ruminant (7), koyun (8) ve keçi (10) ile benzerlik göstermemektedir. Fakat hayvanın kilosu ile birlikte değişen bir değer olacağından gözardı edilmiştir.
Ruminantlarda yağ tabakasının sulcus coronarius, sulcus interventricularis paraconalis ve subsinuosus’ta yoğun olarak bulunduğunu bildirilmiştir. Merinos ırkı koyunlarında sulcus coronarius’un tamamen, sulcus interventricularis paraconalis ve subsinuosus’un ise başlangıç kısımlarının yoğun olarak yağ dokusu ile kaplı olduğu görüldü. Çalışmada elde edilen bulgu Nickel ve ark.’nın (5) yayınlarına uymaktadır.
Vv. pulmonales sayısını koyun ve keçide 5-6 adet, May (11) koyunda 5 adet, Çalışlar (2) koyunda 3-4 adet, keçide 2-3 adet olarak bildirmişlerdir. Çalışmamızda Merinos ırkı koyunlarında vv. pulmonales sayısı insandaki gibi 4 adet olduğu görüldü. Koyun, keçi ve sığırda bildirilen değerlerin Merinos ırkı koyunundan elde edilen değerlerden farklı olduğu görülmüştür ama Çalışlar (2) Karaman koyununda belirttikleri değer ile uyum içerisinde olduğu ve Çalışlar’ın (2) belirttiği değerlere yakın olduğu saptanmıştır (9,11-13).
Evans ve Christensen’e (14) uygun olarak ramus septalis’in m. papillaris’i beslediği görülmüştür. R. circumflexus sinister’in daha dominant olduğu ve ramus septalis’in ise rudimenter olduğu, bir kalp de ise m. papillaris’i r. circumflexus sinister’in dalının beslediği görülmüştür. Bu bulgu Nickel ve ark. (5), ile Nur ve Aksoy (15) tespitleriyle aynıdır.
Kalbin arteriyel vaskülarizasyonunun aorta’dan orijin alan a. coronaria dextra ve a. coronaria sinistra tarafından sağlandığı bildirilmiştir (16-22). Dursun (6) bir manda kalbinde, a. coronaria dextra’nın bulunmadığını ve kalbin sadece a. coronaria sinistra’nın dalları tarafından beslendiğini bildirmiştir. Çalışmamızda kalbin arteriyel vaskülarizasyonunun aorta ascendens’in başlangıcı düzeyinde çıkan a. coronaria dextra ve a. coronaria sinistra tarafından sağlandığı görülmüştür. Elde edilen bulgu ve yapılan çalışmalar ile uyum içerisindedir. Çalışmamızda olduğu gibi, a. coronaria sinistra’nın çapının a. coronaria dextra’nın çapından daha geniş olduğu belirtilmiştir. A. coronaria sinistra’nın çapını Yang ve ark. (23), ortalama olarak keçide 3,42 mm, Dombe ve ark. (24), insanda 4,64 mm, a. coronaria dextra’nın çapını Yang ve ark. (23), keçide 2,98 mm olarak hesaplamışlardır. Çalışmamızda a. coronaria sinistra’nın çapının ortalama olarak 3,77 mm olarak hesaplanmıştır.
İnsan kalbinde anjiografik görüntüleme ile görüntülenen kalplerin %88,1’inde a. coronaria dextra’nın, %11,9’unda a. coronaria sinistra’nın dominant olduğunu bildirilmiştir. Çalışmamız, a. coronaria sinistra’nın dominant olduğu belirtilen araştırmalar ile benzerlik göstermektedir (25-27).
A. coronaria dextra ve sinistra’nın literatürde subepicardial yağ dokusu altında seyrettiği bildirilmiştir. Tuj koyunlarında, a. coronaria dextra ve sinistra’nın kısmen intramiyokardiyal olarak kedi ve beyaz Yeni Zelanda tavşanlarında subepicardial yağ dokusu içinde seyrettiği saptanmıştır. Araştırmalardan elde edilen bulgular desteklerken, a. coronaria sinistra’nın 2 dala ayrıldığını bildirilmiştir. A. coronaria sinistra’nın insan kalplerinin Bhimalli ve ark.’na (19) göre %33,33’ünde, Monfared ve ark.’na (22), göre kedi kalplerinin %18,5’inde 3 dala ayrıldığı yayınlanmıştır. Araştırmalar da toplam koyun kalplerinin %25’inde a. coronaria sinistra’nın 3 dala ayrılmasını desteklerken, kullanılan diğer kalplerde a. coronaria sinistra’nın literatür ile uyumlu olarak 2 dala ayrıldığı bildirilmiştir. Çalışmamızda ise r. circumflexus sinister ile r. interventricularis paraconalis arasındaki açıdan kedi gibi r. angularis’in ayrıldığı belirtilmiştir (28,29).
Araştırmalarda r. circumflexus sinister’in, bildirildiği gibi a. coronaria sinistra’dan ayrıldığı belirtilmiştir. R. circumflexus sinister’in, bizonda ve mandada subepicardial yağ dokusu altında ilerlediği bildirilmiştir (30,31). Merinos ırkı koyunlarda ise damarın başlangıçta subepikardiyal yağ dokusu altında ilerlediği görülmüştür.
Sığırda, r. circumflexus sinister’in, r. interventricularis paraconalis’ten daha güçlü olduğunu yayınlanmıştır (13). Farelerde r. interventricularis paraconalis’in, r. circumflexus sinister’den daha güçlü olduğunu tespit edilmiştir (20). Çalışmamızda ise r. interventricularis paraconalis’in daha kuvvetli bir dal olduğu gözlendi.
Tavşanda r. septalis’in, a. coronaria sinistra’nın üç dalından biri olduğu bildirilmiştir (3). Köpekte r. septalis’in a. coronaria sinistra’nın üçüncü bir dalı olduğu belirtilmiştir (32,33). R. septalis’in köpekte r. interventricularis paraconalis’ten ya da a. coronaria sinistra’dan ayrıldığını yayınlanmıştır. Merinos ırkı koyunlarda r. septalis’in r. interventricularis paraconalis’ten dallandığı görülmüştür (34).
Çalışmamızda incelenen Merinos ırkı koyunların ramus septalis’in ramus interventricularis paraconalis’ten ayrılma oranı %100’dür. Bu oran köpek Donald ve Essex’te (35) %48, kangal köpeklerinde yapılan çalışmada Dursun ve Türkmenoğlu (34) %50 olduğunu bildirilmiştir. Donald ve Essex (35), ramus septalis’in %5 oranında aorta’dan, %1 oranında ise ramus circumflexus sinister’den orijin aldığını bildirilmiştir ama çalışmamızda bu dallanmalar saptanmamıştır.
Çalışmamızla benzer olarak septum interventriculare’nin seyrinde ramus septalis’in yan dal verdiği, bunu da Evans ve Christensen (14), Moore ise (32) köpekte yaptığı çalışmada benzerlik göstermiştir. Evans ve Christensen (14), Moore (32) köpekte yaptığı çalışmada ve Evans ve Christensen’de (14) ramus septalis’in, ramus interventricularis’in paraconalis dalı ile subsinosus dalları arasında anastomoz yaptığı bildirilmiş ama bizim çalışmamızda bu anastomozlar görülmemiştir (36,37).
Çalışmamızda septum interventriculare’nin beslenmesinin büyük bir bölümü literatür bilgilerine uygun olarak r. interventricularis paraconalis’ten orijin alan rr. septales tarafından sağlandığı görülmüştür (12,21,30,38).
Çalışmamızda septum interventicularis’in arteriyel beslenmesini yaklaşık olarak 4/5’ini ramus septalis’in ve geriye kalan 1/5’lik kısmının ise circumflexus sinister’in dalı olan r. ventriculi dextri’nin beslediği gözlenmiştir. Araştırmamıza benzer olarak Moore (32), Donald ve Essex (35) ve Dursun ve Türkmenoğlu (34) da ramus septalis’in arteriyel kanlanmanın büyük bir bölümünü sağladığını bildirmişlerdir. Christensen ve Campeti (33) septum interventricularis’in beslenmesinin %80 oranında ramus interventricularis’in paraconalis’i ile karşılandığını bildirmişler. İnsanda ise; sol koronerin r. interventricularis anterior’un dalı olan rr. interventricularis septalis’in 2/3’lik kısmını beslediği 1/3’lik kısmını ise sağ koronerin r. nodi atrioventricularis tarafından beslendiği bildirilmiştir (32).
Çalışmamızla benzer olarak olarak (9,15,16,31) r. proximalis ventriculi sinistri’nin, r. circumflexus sinister’in ventral yüzünden ayrıldığı görülmüştür.
Çalışmalarda r. circumflexus sinister ile r. circumflexus dexter arasında bir anastomozun olmadığını bildirilmiştir. Bizim çalışmamızla paralel olarak r. circumflexus sinister ile r. circumflexus dexter arasında bir anastomoz görülmedi (39-41). Çalışmamızda r. interventriculare paraconalis’in başlangıç kısmında herhangi bir kas köprüsünün bulunmadığı ve dolayısıyla deneysel olarak kesintiye uğratılabileceği belirlenmiştir.
Septum interventiculare’nin arteriyel beslenmesini yaklaşık olarak 4/5’ini ramus septalis’in geriye kalan 1/5’lik kısmını ise circumflexus sinister’in ramus ventriculi dextri’nin beslediği görüldü. Sağ koroner arterin septum interventriculare’nin beslenmesinde katkısı olmadığı saptandı. Tartışma bölümünde geçen tüm veriler Tablo 1’de gösterilmiştir.
Sonuç
Literatüre bakıldığında hayvan deneylerinde ventriküller arası duvarın arteriyel damarlaşması çeşitlilik arz etmektedir.
Biz de bu çalışmamızda Merinos koyunlarının ventriküller arası duvarın arteriyel damarlanmasını inceledik. İnsan kalbinde anjiografik görüntüleme ile, görüntülenen kalplerin %88,1’inde a. coronaria dextra’nın, %11,9’unda a. coronaria sinistra’nın dominant olduğunu bildirilmiştir. Çalışmamız, a. coronaria sinistra’nın dominant olduğu belirtilen araştırmalar ile benzerlik göstermektedir. Bu tip deneysel çalışmaların artmasıyla insan kalp damarlarının karşılaştırması yapılabileceği görülmektedir.
Etik
Etik Kurul Onayı: 15 Şubat 2014’te 28914 sayılı Resmi gazetede yayınlanan hayvan deneyleri etik kurullarının çalışma usul ve esaslarına dair yönetmeliğin, Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu’nun (HADYEK) kuruluşu ve çalışma yöntemi maddesi 8’in k) HADYEK iznine tabi değildir. 2) Ölü hayvan veya dokusu, mezbaha materyalleri, atık fetuslar ile yapılan prosedürler.
Hasta Onayı: Hayvan deneyi çalışması olduğu için hasta onayına gerek bulunmamaktadır.
Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: F.Ş., H.Ş.A., Konsept: F.Ş., H.Ş.A., Dizayn: F.Ş., H.Ş.A., Veri Toplama veya İşleme: F.Ş., Analiz veya Yorumlama: F.Ş., Literatür Arama: F.Ş., Yazan: F.Ş.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Bu çalışma için finansal destek alınmıştır (Bap proje no: 15/01-214). Finansal destek lateks maddesi, kırmızı mürekkep ve takilon için kullanılmıştır.